Çirkef Kadın Suzan Hanım

Dünya kendi ekseni etrafında döner. Her ne kadar biz insanlar bunun aksini, yani dünyanın bizim etrafımızda döndüğünü düşünsek de bu doğru değil. Dünyanın dönmesiyle gece - gündüz oluşur. Hemde pat diye sabah olur.  Ve ben yine uykuya doymamış, alarm saatini sürekli erteleyen ve yine geç kalmayı becerebilen bir insan olarak uyanırım sabaha. Koştura koştura giyinirim. Koşa koşa çıkarım evden yine koşa koşa yetişirim minibüse. 

Minibüsler genelde tıklım tıklım olur. Ve ben kapı kısmına ya binebilirim yada şansıma küserim. Ama bugün kapının ağzından da  olsa bindim. Bir durak kadar ilerledik . Daha öncelerde bir kavgasına şahit olduğum kadında bindi bu minibüse.Kendine içeriye doğru ite ite kakalaya kakalaya girdi aramıza  . Nasıl bir azim var kadında bilmiyorum ama kendini bir yere sıkıştırdı (not: üstelik pek zayıf biri değil ) Kadında itici bir kuvvet var . Her iki anlamda da hem insanları itiyor. Hemde kendisine çok itici. Civciv sarısı saçları var omuzuna kadar . 48 - 50 yaşlarında bir şey, yüzü buruşuk. Surat beş karış zaten kadında. Gözlerde bir pörtlek ki sormayın. Rüyanızda görseniz korkarsınız. 
İnsan sarrafı değilim elbet ama insanları anlamak için illa insan sarrafı olmak gerekmiyor. Kimi insan kendini çok belli ediyor. Mesela bu bahsettiğim kadın çirkef bir kadın bariz belli. Ve bunu tasdiklemiş de bulunuyorum. Bakınız; bu kadın minibüse zorla sıkıştırdı kendini bir yerlere fakat o taraftan biri inmeye kalkınca işler işte tam burada karıştı. Normalde birinin inmesi için ağzına kadar dolu olan minibüsün kapısında kim varsa aşağı iner değil mi ? Ama bu kadın inat etmiş sanki aşağı inmemek için . Arkasında da ben varım . Aşağı inmediği yetmezmiş gibi beni sıkıştırıyor. Arkaya itiyor. "Hanımefendi aşağı inin bizi de sıkıştırıyorsunuz. " dedim . Nasıl çıktı o laf ağzımdan bilmiyorum kadının çirkefliğini unutmuş olmalıyım. Kadın susar mı tabi "aaaa" önce bir uzunca aaaa'ladı sonra " burada nasıl bir mücadele veriyorum görmüyor musun " dedi aslında mücadele vermesine gerek yoktu aşağı inip çıkması yeterliydi. Ben kendi kendime söylendim sabah sabah nereden buluyor bunlar beni diye ama kadın susar mı hiç " sen daha önce hiç minibüse binmedin mi ? Bilmiyor musun ? Kıza bak ya " dedi "tamam Hanfendi" dedim yüzüne bile bakmadan. Minibüse ilk değil her gün biniyorum ama böylesini neyse ki ilk defa görüyorum . Ama bir şey demedim kadın çirkef çünkü ben ricada bulundum. Ama bazı insanlar kavgacı tipler ne dersen kavga çıkartırlar ya bu da o tiplerden. Halbuki pardon yada kusura bakmayın dese her şekilde daha yakışık kalır . 
Bu olaydan sinirlerim bozuldu tabi benim. Ben alışık değilim böyle şeylere. Aman alışmayayım  zaten.  Kadın bir şekilde aklıma gelip durdu. Kadını düşündüm. Bana çok şey anlattı sanki bu kadın.kadını gördüğüm kadarıyla kafamdan bir hikaye oluşturdum. Çok merak ettim çünkü böylesine bir kadının hayatı nasıl olur diye. Kötü bir hayatı var olması gerek ki böyle kavgacı ve çirkef olsun. Yada herkesin hayatını kötüye çeviren bir kadın! 

Bu kadının ismi Suzan olsun. Suzan ateş, yanıcı  demek. Bu kadın bana ateşi çağrıştırıyor nedense. Belkide gözlerindendir. Yada içinde gördüğüm çirkefliktendir veya benim bir sabahımı kötü geçmesine sebep olduğundandır.

Suzan hanımın hayatı küçüklükten beri iyi geçmemiş. Babası postacıymış ama erken emekliye ayrılmış. Annesi çocuklarıyla pek ilgilenmeyen anasının gözü bir kadınmış. Mahallenin ne dedikoduları yapılırmış akşam evde. Birbirine katarmış Suzan hanımın annesi mahalleyi , akrabaları , evlileri , ailelerini . Ama babasının pek takati kalmamış bu kadından yana. O da hiç ilgilenmemiş çocuklarla. Tüm gün kahve hanede zar atıp tavla oynarmış.

(Çocuk ailenin aynasıdır diye söyleyen bir hocam vardı. Çocuk aileyi yansıtır.Tıpkı Suzan Hanımın annesini yansıtması gibi...) 

Ailesi çok iyi olmayan ve küçüklüğümden beri içinde fesatlık yeşeren ve bunun farkına varmayan Suzan hanım okul çağlarına gelmiştir. ilkokulu bitirmiştir. Annesine de benzemiştir. Anasının gözü değildir aslında aptalın tekidir ve çirkeftir. Aklında hep kötülük ve negatif düşünceler vardır. Lise okuyamayınca tekstile girer. Evlilik çağına erdiğini düşünen annesi kızına koca adayı bakmaya başlar.Suzan hanımı ilk çıkan talibine de verir. Zavallı Suzan hanım aşık olmadan evlenir bu adamla. Kim bilir ki belkide başkasındadır kalbi. Ama kimseye de karşı gelemez.

Aradan yıllar geçer ve Suzan hanım yıpranır bu süre zarfında . Hırçın olur mutsuz olur. Kötü bir hayat sürer. 2 de çocuğu olur erken yaşta. biri kız biri erkek ve hayatını çocuklarına adar. Kocası ilgisiz olur zamanla hem karısına hem çocuklarına. Bir zaman sonra da sarhoş eve gelmeye başlar. Suzan hanımın rahatı artık iyice gitmiştir. O güzel çağlarını geçmiştir. Belkide çok da güzel bir anı olmamıştır. Zaman zaman kocasından şiddette görür .Aradan yıllar yıllar geçer çocuklar büyür . Okulları biter. Çocukları zarar görmesin diye bir çok şeye göğüs geren kadın. Boşanma davası açar. Ve boşanır.çalışma hayatına devam eder yeniden. Birazda birikimi vardır. Oğlu üniversitesini bitirmiş işe girmiştir. Hatta evlenmiştir kısa bir zaman sonrada. Oğluna bayılan kadın gelinine hırçın ve kötü bir kaynana olmaktan da geri kalmamıştır. Tüm hayatın acısını çektikten sonra yumuşamaz olmuştur kimseye. Kızgındır hayata, kocasına, ailesine, kendine . Kızmak istemez belki unutmak ister her şeyi. Ama kolay olmadığını da görür ve  hayatı boyunca takındığı tavır yüzünde hatıra kalmıştır, huyu hep huysuz olur. Aslında kocasına az çektirmemiştir bu kadın. Hayatı kendine de başkasına da zehir etmekten geri kalmamıştır. kocası ve ailesinden baskı gören kadın şirkef bir kadına dönüşmüştür. Gelini de bundan en nasibini alan kişidir. Oğlunuzda zor durumda bırakmaktadır. Keyifte almamaktadır hayattan.

Oysa her şeye güzel bakıp güzel hatırlamak gerekir bazen. Güzel geçmese bile geleceğin güzel olmasını ummak gerekir. Ama Suzan hanım bunu becerememiş. Bu yüzden yüzü beş karış . Ve onu görenleri bu hayatı anlatıyor. Belkide çok farklı bir hayatı vardır belkide hiç bir şeyi geçmedi hayatından yada ne yollar atlattı . Bilemiyorum...

Dedim ya zannediyoruz ki dünya kendi etrafımızda dönüyor. Oysa biz dünyayla dönüyoruz. Bence bu yüzden mutsuz oluyoruz. İstiyoruz ki dünya bizim etrafımızda dönsün. Herkes istediğimiz gibi olsun ama olmuyor işte. Dünya önce kendini sonra güneşin etrafında dönüyor. Bizlerse sadece eşlik ediyoruz....

18-11-2013 (pazartesi hatırası) 

Yorumlar

Popüler Yayınlar